Sanal zımbırtı
“Dış görünüşe aşırı önem verildiği bir dönemdeyiz, evet… ama neden hâlâ artarak devam eden şey sanal seks?”
Her şey görsellik üzerine kurulu. Filtreler, pozlar, estetikler, oran-orantılar… Hepimiz “görünür” olma peşindeyiz. Ama işin tuhafı şu: İnsanlar artık dokunmadan, göz göze gelmeden, hatta gerçek bir fotoğraf bile paylaşmadan birbirine arzulanabilir hale geliyor. Garip mi? Belki. Ama aynı zamanda çok tanıdık.
Çünkü sahaya çıkmadan yapılan bir idman gibi bu. Düşünsene, ruhların karşılıklı olarak birbirini hissederek yazıya döktüğü bir sevişme türü bu. Gerçeğinden uzun sürüyor bazen. Daha yoğun, daha kontrol edilebilir. Üstelik bol bol fantezi ve feyiz içeriyor. Neyin mümkün olduğunu, neyin sadece kafanda döndüğünü görüyorsun.
Kimi için bir kaçış, kimi için bir deneyim, kimi için de bir özgürlük alanı. Belki de ilk kez biri tarafından sadece arzulanmak değil, “duyulmak” da hoşlarına gidiyor. Kontrol tamamen sende çünkü. İstediğin kadar yakınlaşıyor, istemediğinde kapatıyorsun ekranı. Ne ayıplanma korkusu, ne karın düz mü derdi, ne de makyajın akmış mı bakışı…
Ama tabii her fantezi herkeslik değil. Sonra kendini ifşa sitelerinde görmek isteyenler yapsın tabii… Çünkü bu oyun, her zaman güvenli alanlarda dönmüyor. Birinin dürüstlüğü, diğerinin ekran görüntüsü olabiliyor.
Yine de şu net: Dışarıda herkes güzel, içeride herkes yorgun. Ve bu yorgunlukta bazen sadece “yazıyla” hissedilmek bile insana iyi gelebiliyor.
sonuçta düşünsel değil mi her şey? insan düşünde bile orgazm olabiliyor, fiziksel olarak hiç bir şekilde temasa maruz kalmaksızın... bunu yazarak yapabilmeyi sevdim hep ben..
YanıtlaSil