Link var mı?” diyen toplumun Freud’a değil, aynaya ihtiyacı var
Bak şimdi, baştan anlaşalım:
Porno dediğin şey zaten uzun zamandır vardı. Oyunculuğu kötü, senaryosu kötü ama işlevi net.
Kameralar, ışıklar, “oh yes”’ler…
Bir de bizim memlekette patlayan “Türk ifşa” var.
O başka bir şey.
Daha karanlık, daha “bizden”, daha mahalle içi.
Porno bir sektör, ifşa bir merak.
Porno sahne, ifşa mutfağın içi.
Ve itiraf edelim: Biz çoğu zaman sahneyi değil, mutfağı izlemeyi seviyoruz.
Yani “tanıdık bir şey” gördüğümüzde ekran başında daha çok kalıyoruz.
Çünkü dürtü kalite aramıyor, dürtü tanıdık arıyor.
Kızın arkasındaki halı bizim evdekine benziyorsa, o video daha çok izleniyor.
Çocuğun sesi mahalledeki X’e benziyorsa, link gruplarda dönüyor.
Ama burada mesele sadece izlemek değil.
Asıl mesele şu:
Porno seni izletiyor, ifşa seni içine çekiyor.
Porno fantezi, ifşa “acaba bu bizim karşı komşu mu” dedirtiyor.
Orda rıza var, burada gizlilik ihlali.
Ama ilginçtir: Türk toplumu, ikincisini daha çok seviyor.
Çünkü yasak olan, ulaşılmaz olan, gizli olan… hep daha cazip.
Ve bu cazibeye karşı çıkan kimse de yok aslında.
Twitter’da “kadınlarımızın namusu” diye tweet atan adam, iki saat sonra başka sekmede ifşa arıyor.
Ne diyorduk?
Ahlak, davranış değil; yakalanana kadar saklanan bir sekme.
Daha da komiği şu:
İfşayı izleyen kişi, video altına “rezillik bu” diye yorum bırakıyor.
Sen hem izliyorsun, hem ayıplıyorsun.
Bu nasıl bir çelişki?
Ama işte biz buyuz.
Kendimizi ayıplayarak rahatlatıyoruz.
Ifşanın izleyicisi daha aktif.
O ekran karşısında “porno yıldızına” değil, “sınıf arkadaşına benzeyen insana” bakıyor.
Ve kendini bu hikâyenin bir yerine koymaya başlıyor.
Bazen gizli öznesi oluyor, bazen gizli tanığı.
Kimse masum değil, ama herkesin elinde kumanda var.
Neden hep biz oluyoruz bu yazılarının öznesi, sen de hep seyirci?
YanıtlaSil“Biz” olunca kimse üzerine alınmıyor. O yüzden ben de “seni” seçtim.
YanıtlaSiltabii ki ben üzerime alınırım, alındım... böylesi yazılar için farklı kültür, eğitim seviyesi, inanç ve coğrafyada yaşayan hatırı sayılır kişi ile söyleşi yapılmalı diye düşündüm.. türk toplumunun ifşa videoları altına yazdığı yorumlardan mı yola çıktın acaba? ben de bunu merak ediyorum.. topluma maledilen böyle bir yazı için fazla cüretkar buldum...
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. Yazı, başta da belirttiğim gibi kişisel bir blog yazısı; dolayısıyla kendi gözlem ve düşüncelerime dayanıyor. Elbette herkesin algısı ve deneyimi farklı olabilir ama bu, yazının “fazla cüretkâr” bulunmasını gerektirmez bence. Söyleşi öneriniz farklı bir tür için ilham verici olabilir, ama bu yazının amacı akademik değil, kişisel bir paylaşım yapmaktı.
SilYanıtın için teşekkür ederim. Kişisel düşünce ve gözlemlerin topluma mal edilmesineydi tam da itirazım. Sadece kendi düşünce ve gözlemlerine dayandırarak; kişisel yaklaşımını toplumun bir kısmı, belirli bir kesimi yada çoğunluğunun düşüncesiymiş gibi lanse etmek ne kadar doğru? Sadece şahsi düşünce ve gözlemler ile yapılan değerlendirmeleri, önyargıdan arınmış objektif bir yaklaşım sergileyemeyeceği için doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Bu cevabımı toplum adına değil, kişisel yorumuna şahsen cevaplama hakkımı kullanarak değerlendirmek istedim sadece..
SilAyrıca kötü ya da iyi bir senaryodan ibaret "porno"; çok güzel, yakışıklı oyuncular içerse de nihayetinde bir film olmaktan öteye gidemeyecektir. İfşa dediğin şey oyuncularının kim olduğuna bakılmaksızın; işin mutfağında olup biteni, tamamen organik yapıdaki tüm doğallığı gözler önüne serdiğinden, pornoya göre tartışmasız daha çok tercih edilen olmaktadır. İfşanın dayanılmaz hafifliği barındırdığı doğallığından kaynaklanmaktadır.
YanıtlaSilÖncelikle şunu netleştirelim: Blog yazısı, akademik makale değildir. Kişisel düşünce ve gözlemler, blog yazılarının doğası gereği subjektiftir.
SilBen de yazımda bunu saklamadan, açıkça kendi bakış açımı ortaya koydum. Kendi fikrimi ifade etmemi “topluma mal etmek” gibi yorumlamanız, yazının amacını ve bağlamını doğru okumadığınızı gösteriyor.
Ayrıca ifşanın “doğallığı” üzerinden getirdiğiniz yorum, sizin kendi tercihiniz ve bakış açınızla ilgili bir durumdur; bu konuda bir tartışma açmak ya da bir tercih yarıştırmak gibi bir niyetim yoktu, hâlâ da yok.
Kendi adıma yazdığım bir blog yazısına kendi adınıza yorum yapmış olmanız gayet doğal; ancak kişisel düşünceler üzerinden “doğruluk” veya “objektiflik” dersi vermeye çalışmanız gereksizdi.
İyi günler.
Doğruluk ya da objektiflik dersi vermek derdinde değilim ki! Yazı başlığı tam olarak şu: "Link var mı?” diyen toplumun Freud’a değil, aynaya ihtiyacı var" ve yazının içeriğinde toplum adına yorum yapılıyormuş gibi bir hava var. Benim yazı ve yazılarına itirazım; eczaneden hep bir arkadaş adına doğum kontrol hapı ya da prezervatif alınıyormuş gibi bir mantık ile yazılmış olması. İnsanların ya da toplumun psikoloji ve içsel dünyasına yapılan vurgular neyi ya da hangi duyguyu açığa çıkarma gayretidir onu anlamaya çalışıyorum sadece... Türkçesi: yazılar kendi bakış açın mı yoksa kendi bilinçaltın mı?
YanıtlaSilHer ikisi de birbiriyle iç içe geçmiş durumlar, ama yazımda öncelikle kendi bakış açımı yansıttım. Bilinçaltım da bu bakış açısını şekillendiren bir etken, ancak burada belirleyici olan gözlemlerim ve düşüncelerim. Eğer yazılarım sizin görüşlerinize hitap etmiyorsa, bir daha okumanız gerekmez.
SilYorum yapamayacaksak buraya yazmanın anlamı var mı?
SilYorum yapmanızda bir sorun yok, ama baştan beri önyargılı bir yaklaşımınız olduğu için bu diyalog sağlıklı ilerlemiyor. Yazdıklarım size hitap etmiyorsa, okumak zorunda değilsiniz.
SilÖnyargılı yaklaşmadım, merakımı gidermiş oldum sadece. Ayrıca da yazdıkların hitap ediyor. Cinsellik ilgi alanım...
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil