Kapısız insanlar ve seks kasedi

İlk İnsanlar Birbirinin Yanında Seks Yapıyor Muydu?”

Ya da modern mahremiyet takıntısının 100.000 yıl önce hiç var olmadığı zamanlar…

Geçenlerde bir arkadaşımın kardeşinin kayınpederinin seks kasetlerinden oluşan bir arşivi olduğunu öğrendik. Daha doğrusu, bunu oğlu keşfetmiş. Sıradan, bildiğin bir aile. Klasik, akşam yemeği televizyon karşısında yenir, hafta sonu piknik yapılır. Ama meğer bu sıradanlık derin cinsel fantezilerle süslenmiş. Şaşkınlık büyük tabii. Sıradan insanlar fantezi kuramazmış gibi… Şayet sıradan insan kimdir ki?

Ama mesele bu değil, asıl soru şu: İnsan neden kendi seks kasetini yapar? Ne gerek var? Beraber yaşadıkları anların heyecanını yeniden hatırlamak mı, biraz fantezi katmak mı, anı olsun diye mi, yoksa cinsel özgürlüğün en saf hali mi? İronik olan şu ki, cinsel özgürlüğün bu kadar “gizli” bir şekilde kutlandığı modern çağda, bir aile albümü yaratır gibi seks kasetleri arşivi yapmak, son derece “mantıklı” olabilir. Sonuçta, bir gün 40 yaşına geldiğinde, artık eskisi kadar atik olmadığını fark edip “Vay be, bir zamanlar neymişim!” diye kendi gençliğine hayran kalmak istemez misin? Bir nevi, cinsel hayatının zirve döneminin kanıtı!

İnsanların anı biriktirmeye olan bu zaafını düşündüğümüzde, seks kaseti yapmak belki de modern insanın aile albümüne yeni bir soluk getirmesidir. Eskiden fotoğraflara bakıp “Bu benim üniversite mezuniyetim, şu tatildeydik” derdik, belki gelecekte “Bu da bizim yatak odası anılarımız” diyeceğiz.

Ve bu bizi asıl soruya geri getiriyor: İlk insanlar birbirinin yanında seks yapıyor muydu?

Düşünsene, henüz “kapı” diye bir şey icat edilmemiş. Hatta “duvar” bile yok! Mahremiyet mi? O da ne? Herkes aynı mağarada, herkes aynı ateşin etrafında, aynı battaniyenin altında. Belki de ilk insanlar, günümüz modern insanının aksine, “Ya arkadaşlar, biraz mahremiyet!” diye düşünmek yerine, bu doğal eylemi herkesin gözleri önünde yapmanın ne kadar olağan olduğunu düşünüyordu. Nihayetinde, mağarada yoksun oldukları tek şey, modern insanın bugünkü takıntısı olan kapıyı kilitleme dürtüsüydü.

Bugün mahremiyet konusunda o kadar titiziz ki, kendi evimizde bile ses yalıtımıyla ilgileniyoruz. İlk insanlar ise, belki de gizlenmeye gerek duymadan, cinselliği “topluca” yaşıyorlardı. Çünkü kimse kimsenin “seks kaseti” yapmadığı bir dünyada yaşıyorlardı. Ama belki de o dönemin kayınpederleri bir taşın arkasına gizlenip, mağaralarında olabilecek en erotik anıları “taş tablet” üzerine kazıyorlardı. Kimbilir, belki de cinsel özgürlüğün en gerçek hali buydu: Ne kaset, ne kamera, sadece anın içindesin!

Sonuç olarak, günümüz dünyasında seks kasetleri bir “aile albümünün” gizli parçası olabilir. İlk insanlar ise bunun çok daha basit bir çözümünü bulmuş olabilir: Saklanmadan yaşamak. Modern insanın ne kadar karmaşık hale getirdiği bir olayı, ilk insanlar belki de sessizce ve hiç de utanmadan yaşıyorlardı. Ama belki de tek eksikleri, o özel anları yeniden izleyebilecekleri bir “kaset”ti.