Bir Fantezi Olarak Acının Çekiciliği

Şimdi dürüst olalım, normalde biri gelip sana “Sana acı çektirmek istiyorum” dese, polisi ararsın. Ama işin içine biraz kırmızı ışık, kadife perde ve gizemli bir fısıltı girince, olayın rengi değişiyor. Çünkü bazen “Hayır” derken aslında “Evet” demek istiyorsun ama bu evet, kredi kartı ekstresini görünce duyduğun “Evet, battık” gibi bir şey değil. Daha çok “Beni biraz daha zorlarsan belki dayanamayabilirim” tonu taşıyan bir evet.


”Babygirl” filmi sağ olsun, güçlü CEO kadın karakterlerin geceleri kontrolü kaybetme fantezisini görünce bir şeyler dank etmeye başladı. Sabahları toplantı odasında “Bu sunum nedir arkadaşlar? Beş yaşında çocuk mu hazırladı?” diye masaya vuran kadın, gece “Buyurun efendim, her şey emrinize amade” kıvamına gelince, insan ister istemez düşünüyor: Güçlü olmak gerçekten yorucu mu? Yoksa güçlü olmanın asıl eğlencesi, o gücü bırakacak güvenli bir alan bulmak mı?


Burada mesele, biri sana acı çektirirken bundan zevk almak değil. O, en yüzeysel bakış açısı olurdu. Asıl olay, sınırlarını keşfetmek, kontrolü birine devretmenin heyecanını yaşamak. Zaten modern hayat o kadar fazla “Sen güçlü olmalısın, bağımsız olmalısın, kimseye ihtiyacın olmamalı” baskısı yüklüyor ki insan bazen “Ben hiç düşünmeyeyim, bırakayım biri benim yerime karar versin” demek istiyor. İşte o noktada bazıları spa’ya gider, bazıları tatil planı yapar, bazıları da… ipleri başkasına bırakmayı seçer.


Tabii burada ip derken mecazi konuşuyorum. Ya da belki konuşmuyorum, orasını senin hayal gücüne bırakıyorum. Ama şunu söylemek lazım, bu fanteziyi deneyimleyenlerin çoğu, günlük hayatta her şeyi kontrol eden insanlar. Çünkü zihin ne kadar baskılanırsa, o kadar tersine yönelme eğiliminde oluyor. Sen sabahtan akşama kadar herkesi idare edip mükemmel kararlar alırken, belki de geceleri biri çıkıp “Bugün hiçbir şeyi sen düşünme” desin istiyorsun.


Bütün bunlar bir yana, herkesin fantezisi kendine. Ama eğer bir gün biri karşına çıkıp “Sınırlarını zorlamamı ister misin?” diye sorarsa, önce bir dur ve düşün. Çünkü bazen evet, keşif heyecan vericidir ama bazen de ertesi gün aynaya bakıp “Ne yaptım ben ya?” demek istemezsin. Tabii ki karar senin, ben sadece olasılıkları anlatıyorum. Hem kim bilir, belki de kontrolü kaybetmek sandığın kadar korkutucu değildir?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Tutkunun İzinde, Olmasa da Var

Link var mı?” diyen toplumun Freud’a değil, aynaya ihtiyacı var

Kapısız insanlar ve seks kasedi