Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kapısız insanlar ve seks kasedi

İlk İnsanlar Birbirinin Yanında Seks Yapıyor Muydu?” Ya da modern mahremiyet takıntısının 100.000 yıl önce hiç var olmadığı zamanlar… Geçenlerde bir arkadaşımın kardeşinin kayınpederinin seks kasetlerinden oluşan bir arşivi olduğunu öğrendik. Daha doğrusu, bunu oğlu keşfetmiş. Sıradan, bildiğin bir aile. Klasik, akşam yemeği televizyon karşısında yenir, hafta sonu piknik yapılır. Ama meğer bu sıradanlık derin cinsel fantezilerle süslenmiş. Şaşkınlık büyük tabii. Sıradan insanlar fantezi kuramazmış gibi… Şayet sıradan insan kimdir ki? Ama mesele bu değil, asıl soru şu: İnsan neden kendi seks kasetini yapar? Ne gerek var? Beraber yaşadıkları anların heyecanını yeniden hatırlamak mı, biraz fantezi katmak mı, anı olsun diye mi, yoksa cinsel özgürlüğün en saf hali mi? İronik olan şu ki, cinsel özgürlüğün bu kadar “gizli” bir şekilde kutlandığı modern çağda, bir aile albümü yaratır gibi seks kasetleri arşivi yapmak, son derece “mantıklı” olabilir. Sonuçta, bir gün 40 yaşına geldiğinde, artık...

Zevk ve Özgünlük: Nereye Gidiyoruz?

Evet, her şey değişiyor. Çalışma hayatı, kariyer algısı, tüketim alışkanlıkları, iletişim, medya, toplumsal hareketler, eğitim ve teknoloji… Hepsi, postmodernizm adı altında bir önceki yıllara göre evrim geçiriyor. Peki, zevklerimiz de mi değişti? Var olmayanın, o anki standartların dışındaki şeylere duyulan ilgi dikkat çekici. Fenomenlerin yapısı benzer kalsa da, kullanılan ürünler aynı olsa da, insanların özel hayatları hep farklılık arayışı içinde. Bu bir tesadüf değil. “Herkes X’i kullanıyor, ben Y’yi tercih ediyorum” imajını sergilememiz, zevk mi yoksa sadece özel olma çabası mı? Bence ikisi de. Bu arayış, özel hayatlarımızı da etkiledi. Herkesin kusursuz görünmeye çalıştığı bir ortamda, ne zaman kusursuzun ne anlama geldiğini anlayacağız? Yüz, saç, göğüs, bel derken, bu zevk anlayışı ayaklara kadar indi. Dudak balmından daha yaygın hale gelen bir şey varsa, o da ayak fetişleri. Farklılık ve zevkleri başka nerede arıyoruz?

Cazibe kutsallık mit ve sex

Orta Çağ’da soğan yiyen kadınların cazibesinin arttığına dair bir inanış mı varmış. Soğan kokusunun ne kadar güçlüyse, kadının cazibesinin de o kadar arttığına inanılıyormuş. Bu durumu, günümüzün şeker kokulu parfümleriyle eşdeğer olarak görebilir miyiz? Belki de az sayıda ter kokusunun cazibesi, o zamandan bu zamana kadar azalan bir değer olarak gelip gidiyormuş. Bu gerçek mi, yoksa bir mit mi, bilemiyoruz; tıpkı günümüzde “cazibe konusu olmaması gereken” şeylere inanmanın da bir yanılsama olabileceği gibi. Örneğin, günümüzde cazibe unsuru olarak erkeklerin penis boyu, kadınların göğüs ve kalça büyüklükleri önemliyken, 100 yıl sonra “Yok canım, böyle şeylere takılmıyorlardır herhalde” şeklinde bir ümit olarak kalacaklarına inanıyormuşuz. Orta Çağ’da ise bir başka cazibe unsuru olarak seksin yasak olduğu, yalnızca gizli kapaklı yerlerde yapılması gerektiği düşünülüyormuş. Bir ilişki ne kadar gizliyse, o kadar kutsal sayılıyormuş. Peki, günümüzde kutsal saydığımız cazibe unsurları neler...