Link var mı?” diyen toplumun Freud’a değil, aynaya ihtiyacı var
Bak şimdi, baştan anlaşalım: Porno dediğin şey zaten uzun zamandır vardı. Oyunculuğu kötü, senaryosu kötü ama işlevi net. Kameralar, ışıklar, “oh yes”’ler… Bir de bizim memlekette patlayan “Türk ifşa” var. O başka bir şey. Daha karanlık, daha “bizden”, daha mahalle içi. Porno bir sektör, ifşa bir merak. Porno sahne, ifşa mutfağın içi. Ve itiraf edelim: Biz çoğu zaman sahneyi değil, mutfağı izlemeyi seviyoruz. Yani “tanıdık bir şey” gördüğümüzde ekran başında daha çok kalıyoruz. Çünkü dürtü kalite aramıyor, dürtü tanıdık arıyor. Kızın arkasındaki halı bizim evdekine benziyorsa, o video daha çok izleniyor. Çocuğun sesi mahalledeki X’e benziyorsa, link gruplarda dönüyor. Ama burada mesele sadece izlemek değil. Asıl mesele şu: Porno seni izletiyor, ifşa seni içine çekiyor. Porno fantezi, ifşa “acaba bu bizim karşı komşu mu” dedirtiyor. Orda rıza var, burada gizlilik ihlali. Ama ilginçtir: Türk toplumu, ikincisini daha çok seviyor. Çünkü yasak olan, ulaşılmaz olan, gizli olan… hep daha caz...